Çocuğunuz için size ve eşinize en uygun ismi bulmak ister misiniz?
Hamdiye İsmiyle Uyumlu Tüm İsimler
Hamdiye isminin anlamı: Allah’ı övmeyle, Allah’a şükretmeyle ilgili. Hamdiye ismi Arapça kökenli bir Kız ismidir.
Dal İsmiyle Uyumlu Tüm İsimler
Dal isminin anlamı: 1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. 2. Arka, sırt. 3. Kol. Dal ismi Türkçe kökenli bir Uniseks ismidir.
Daye: Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya. bk. Daya
Dahiye: Hârikulâde zekâ ve yetenek sahibi. Büyük iş ve hâdise.
Hayal: İnsanın beyninde kurduğu düşünceler , kesitler, olaylar
Hamutal: onun ısı gölgesi
Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları
Seyfiye: 1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
Şükriye: Görülen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak
Ferdaniye: Birlik, teklik, eşsizlik.
Dürriye: İnci gibi parlayan
Kafiye: Tâbi olan şey. Her şeyin son tarafı. Şiirde mısra sonlarında bulunan sözcüklerin son heceleri arasındaki ses benzerliği, uyak. Halk edebiyatında ayak.
Hadiye: Hidayete erdiren, doğru yolu gösteren, kılavuz, rehber. Önde giden. Kuran’da geçmektedir ( Araf 186, Furkan 31)
Fecriye: Tan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
Sadriye: 1. Göğüsle ilgili, göğse ait. 2. Çocuğun anasıyla olan bağı.
Emriye: Emirle, buyrukla ilgili.
Raziye: Kabul eden, rıza gösteren, boyun eğen
Nuriye: Işıklı, ışıktan gelme
Seniye: Yüksek, yüce.
Fehmiye: Anlayış, kavrayışla ilgili olan.
Hamra: Çok kırmızı, kızıl.
Lütfiye: İyi muamele, güzellik ve hoşlukla ilgili
Mihriye: Güneşle ilgili.
Hamutal: onun ısı gölgesi
İrfaniye: İrfanla, bilgi ve kültürle ilgili.
Hilmiye: Yumuşak huylu, ince nazik kimse.(Arapça)
Sudiye: Yararlı, faydalı, kazançlı.
Hamide: Şükredici, hamd edici
Asliye: 1. Seçkin, özel. 2. Esas, temel.
Nadiye: 1. Bağıran, bağırıp çağıran, seslenen. 2. Toplantı, meclis.
Rahiye: Bal arısı.
Ümmiye: Okur yazar olmayan kadın
Ramiye: Fırlatan, atan.
Remziye: İşaretle, simgeyle ilgili, simgeli, simgesel.
Ermiye: Dolu yağdıran kasırga bulutları.
Hulkiye: 1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı.
Zekiye: Anlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi.
Marziye: Hoşa giden, beğenilen.
Basriye: Görme ile ilgili olan.
Ümniye: 1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.
Ulviye: Yüce, yüksek, gökle ilgili
Nafiye: Yok eden, ortadan kaldıran, süren.
Ünsiye: 1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.
Hamiyet: İnsanın aile ve ülkesini koruma çabası, iyilik severlik
Atiye: 1. Bağış, bahşiş, ihsan. Hediye. 2. Gelecek, istikbal.
Şevkiye: Şevkli, neşeli, istekli.
Hamoth: rezalet
Şehriye: 1. Şehirli, kentli. 2. Kibar, ince, nazik.
Nebiye: Haberci, haber veren, elçi.
Ganiye: 1. Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.
Naciye: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
Vechiye: Yüze ait, yüzle ilgili.
Örfiye: Törelerle, âdetlerle ilgili.
Adeviye: 1. İyilik, yardımseverlik. 2. Ünlü hanım mutasav-vıfe.İyilikseverlik, yardımseverlik.
Fethiye: Fethetme, alma ile ilgili olan. Fethe mensup. Fetih hakkında yazılan kaside.
Samiye: Yüksek, yüce.
Şemsiye: Güneşle ilgili, güneşe özgü, güneşlik.
Şaziye: Özellikleri kimseye benzemeyen
Nazmiye: Vezinli ve kafiyeli sözle, nazımla ilgili
Necmiye: Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait
Kibariye: 1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
İlmiye: Dinî bilimlerle uğraşan kimseler topluluğu.
Hüsniye: Güzellikle ilgili, güzelliğe ait
Sabiye: Küçük kız, kız çocuğu.
Ferdiye: 1. Tek olan, tek şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Rahmiye: Acıyan, merhamet eden.
Nariye: 1. Ateşle ilgili. 2. Cin, peri.
Fahriye: Bir işi çıkar beklemeden yapan
Kutbiye: Kutupla ilgili, kutba ilişkin.
Ruziye: Gündüze ait, gündüzle ilgili.
Münciye: Kurtarıcı, kurtaran, önder.
Aliye: Yüce, yüksek
Rukiye: Büyüleyici, sihirleyici, efsun. Peygamberimiz’in kızlarından birinin adıdır.
Zihniye: Zihinle, akılla ilgili.
Nakiye: 1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif.
Resmiye: 1. Devlet tarafından veya devlet adına olan. 2. Alayla, törenle olan. 3. Ciddi.
Methiye: 1. Övgü. 2. Birini veya bir şeyi övmek için yazılmış şiir.
Sırriye: Sır saklamasını bilen kimse.
Kadriye: Değerle ilgili / İtibar, onur
Sadiye: Mutlu, uğurlu.
Tahliye: Boşaltmak. Boş bırakmak. Serbest bırakmak. Tathir etmek. Temizlemek.
Lamiye: Parıldayan, parlak, parıltılı.
Nabiye: Haberci, haber veren.
Cudiye: Cömert, eli açık.
Vehbiye: Tanrı bağışı olan.
Düriye: İnci gibi parlayan, parlak.
Rasiye: Büyük dağ.
Yümniye: Uğurlu, kutlu.
Bahriye: Donanma ve denizle ilgili
Lemiye: Parlayan, ışıldayan.
Bakiye: Artık, artan, kalan, geri kalan. Kalıntı.
Nevriye: Işıklı, parlak.
Edviye: İlaçlar, devâlar. Mezopotamya ve İran mutfağında kullanılan bir baharat karışımıdır.
Fikriye: Düşünce ile fikir ile ilgili
Vasfiye: Nitelikli.
Hediye: Armağan, bahşiş
Sevdiye: Türkçe "sevdi" sözüne yanlış olarak Arapça dişillik eki getirilerek elde edilen bir ad.
Saniye: Dakikanın 60’ta biri süresinde zaman birimi
Hamiye: 1. Himaye eden, koruyan, koruyucu. 2. Kayıran, kayıncı.
Maviye: Billur taşı. Mavi renkten olan, mavi renge ait.
Dahiye: Hârikulâde zekâ ve yetenek sahibi. Büyük iş ve hâdise.
Zühtiye: Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.
Behiye: Güzel ve alımlı kadın
Fevziye: Kurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
Avniye: 1. Yeniçeriler tarafından ve daha sonra Sultan Mecid ve Sultan Aziz zamanlarında giyilen bir çeşit yağmurluk. 2. Yardım etmiş. Yardımla ilgili.
Zatiye: Kendiyle ilgili, kendine ait, özel.
Safiye: Katıksız, katışıksız saf
Hamdullah: Allah’ın övgüsü.
Hamis: Beşinci.
Hamor: bir eşek kil toprak
Hamid: Şükredici
Hamdi: Hamd eden, şükreden / Tanrı ile ilgili
Hami: Koruyan, arka çıkan, koruyucu
Hamuza: Sürekli, güçlü
Haman: gürültü gürültü
Hamaset: Cesaret, kahramanlık, yiğitlik.
Hamza: Aslan
Hammedatha: o yasa ile sorun
Hamil: 1. Taşıyan, taşıyıcı. 2. Sahip olan. 3. Destek.
Hamit: Şükredici
Ham: Güney, sıcak, sıcak
Sariye: Hz. Ömer’in İran’daki komutanı.Sariye(R.A)
Dalin: Oturan
Dalga: Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket.
Dalis: Su Çizim
Gündal: Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan genç.
Dalya: Yıldız çiçeği.
Daliyah: Şube, Asma
Daliah: Ağaç Şube
Güldal: Gül dalı.
Itidal: Gemodereert
Daldal: Kahraman, yiğit.
Sérdal: Dal Üstü
Ferdal: Dalın tomurcuğu.
Dalım: "Gücüm, kuvvetim" anlamında kullanılan bir ad.
Dalkılıç: 1. Kılıcını çekmiş olan. 2. Gönüllü, fedai.
Özerdal: Genç kimse.
Çıdal: Sabır.
Dalaiah: Rabbin silah
Daldiken: Ağaç yetiştiren kimse.
Dalda: Kuytu yer, barınak.
Dalokay: Çok beğenilen kimse.
Abdal: abd al varyant
Sıdal: 1. Güç, kuvvet, dayanıklılık. 2. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. 3. Öfkeli, sinirli.
Sidal: Güç, kuvvet, dayanıklılık. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. Öfkeli, sinirli.
Gökdal: Göğe ulaşmış dal.
Gürdal: Soyu çok geniş olan kimse.
Efdal: En değerli en yüksek.
Dalbaş: Koruyucu.
Erdal: Erken yeşeren dal / Er + Dal
Êvdal: Yoksul, Gezgin
Dalit: Su Haler
Daltekin: Koruyucu, kayırıcı hükümdar.
Kendal: Nehir kıyılarında suyun aşındırarak oluşturduğu yarık, sel yarığı. Yamaç, uçurum.
Sondal: Son doğan çocuk.
Migdal: Kule
Dalan: 1. Biçim, şekil. 2. İnce, narin, zarif.
Serdal: İleri gelen, önemli kişi.
Bindal: Bin tane dal.
Yurdal: "Kendine yurt edin" anlamında kullanılan bir ad.
Dalay: Deniz.
Dalayer: Deniz adamı.
Dalkoç: Koruyucu, arka çıkıcı kimse.
Dalgıç: Genellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayı meslek edinen kimse.
Dalboğa: Koruyucu yürekli kimse.
Dikdal: Sert ve aksi kimse.
Dalyan: 1. Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri. 2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya. 3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı biçimde görülen kum.
Adal: Adın yayılsın, ün kazan" manasında.